27 Ekim 2010 Çarşamba

Az kaldı

Stadın adı ne olursa olsun; içinde oynayacak olanlara bakmak lazım. Zaten İnönü Stadında daha önce Galatasaray da oynuyordu. Bu stadı daha az Beşiktaş'lı mı yapıyordu?
Aslantepe, Seyrantepe, Türk Telekom Arena, Yeni Ali Sami Yen vs. vs... Çok da önemli değil ne ismi olduğu. Stada baktığımda "bizim" diyebilmeli bir Galatasaray'lı. Yeşeren çimleri görünce hadi çabuk yeşertin sahaya çıkmak istiyorum demeli. Tribünlerde oturup hangi tezahüratı söyleyeceğini şimdiden hayal etmeli bir Galatasaray'lı.




Stat bitmedi, yok rötar yaptı, yok yüklenici firmanın sahibi boşandı gibi şeylerle üzüldük durduk hep. Ama geçti artık, en yakın zamanda stada ayak basmak, her koltuğuna ayrı ayrı oturup ayrı ayrı heyecan yaşamak istiyorum.






Bütün bunlar bir kenarda dursun, genellikle tavanı tam olarak açılıp kapanmayan(ki bizimki öyle olacaktı en başında ama çok daha uzun sürer diye yapmadılar) statlarda çimlerin güneşlenme ve hava almasında sorunlar yaşanıyordu. Özellikle, arena tarzındaki stadyumlarda bu sorun vardı. Şimdi bizimki de bir arena ama tribünlerin hemen üstlerinde rüzgar alması için geniş boşluklar bırakılmış. Umarım, ilerde çimlerle ilgili bir sorun çıkmaz. Biliyorum ki, abuk sabuk bir maçın yenilgisine fatura çimlere kesilecektir bir gün!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder