13 Ekim 2010 Çarşamba

Renault ile İBB işbirliği

Renault Türkiye'de çok satılan bir marka. Öyle aman aman, olmazsa olmaz, ondan başkasını kullanamam demez kimse ama yaptılar mı sağlam yapıyorlar. Uzun süreli oluyor. Örneğin Renault 12, Toros modelleri hala kullanılıyor. Ziyaret ettiğim köylerde dağa bayıra çıkılacaksa traktörden çok bu araba kullanılır.
Sadece köylerde mi? Hala taksiler (büyükşehirlerde sayıları iyice azaldı. Onlar genelde Hyundai'lere döndü)
Renault 12'dir, Toros'tur; zaten süreni de yaşlı bir dayıdır. İneceğin yeri söylersin taksimetre açma sana 10 vereyim anlaşalım dediğinde "gel bahalım yeğenim" derler.
İşte o Renault 12'nin 1985 yılında Trt'de yayımlanan bir reklamı:

Tabi ki Renault yalnızca Toros'tan ibaret değildir. Türkiye çapında dünya çapında satılan hala insanların binmek istediği araçlar üreten bir Fransız firması. Google'a Renault yazınca önerilen sayfalara göz atmak yeterli herhalde.

  • Renault Clio
  • Renault Megan 
  • Renault  Kargo
  • Renault Mais
  • Renault Fluence
  • Renault  Master
Ciddi anlamda büyük bir firma ve Nissan'la ittifak yaparak daha da büyüdüler. Tabi Dacia'yı da unutmamak lazım ama başka bir başlık konusu olur. Nissan'la yaptıkları iş geleceğe dönük ciddi yatırımlar içeriyor ve petrol rezervinin çok fazla ömrü olmadığı (49 yıl diyorlar) bilindiğinde klişe bir laf olan üretim maliyetlerini düşürmenin yanında elektrikli otomobil üretimi de var. Yeni alınmış bir karar değil bu. Çok oldu; hatta bilmeyenler için söyleyeyim Renault İstanbul'da 2011 yılında ilk elektrikli otolarını satacak. Ama satarken onlara bu satışa destek olan birileri var: İstanbul Büyükşehir Belediyesi. Belediye elektrikli araçların ilk şarj istasyonunu hizmete açtı(araba yok neyin hizmetiyse demeyin, bir Türk yöneticiler topluluğu ilk defa bir işin altyapısını o işi satmaya başlamadan önce yapıyor!) Belediyenin bundan karı, çıkarı yalnızca elektrik faturalarına eklenen belediyeye ait fon , vergi vs. olmayacaktır gibi geliyor bana. Ayrıca bu arabaların İstanbul'da satılmaya başlanmasıyla elektrik tüketimi daha da artacaktır. Günde 150-160 km gidebilen bu arabaların 6-7 saat (günlük) şarj süresi var. İstanbul'da 3 milyona yakın araç var ve bunların yavaş yavaş fosil yakıtlılardan elektrikli olmaya başladığını düşünün. Hava kirliliğinde inanılmaz bir azalış olacaktır evet ama elektrik tüketimi aynı oranda zıt yönde olmasın? Olursa nasıl karşılanacak? Mersin'e yapılması planlanan nükleer santral pilot bölge olan İstanbul'un elektriğini karşılar ama diğer bölgelere de satılırsa kaç tane daha nükleer yapılması gerekecek? Bu ve bunlar gibi bir sürü soru var aklımda ve bunların cevaplarını henüz bulabilmiş değilim.



Asıl konuya dönelim; Belediye ve Renault anlaşmışlar. Belediyeye demişler ki, git istasyon kur biz arabaları Bursa sanayide üretip getiriyoruz (Fluence'ler Bursa'da üretiliyor) Belediye de tamam abi dedikten sonra işe başlamış. Törenimsi bir kutlamayla bugün açılış yapılmış.

Biraz da Renault Fluence ZE'den konuşalım;

160km menzilli bu araç için üç farklı şekilde şarj seçenekleri var, şarj ücretleri hakkında şu an için bir bilgi yok. Şu an benzinle çalışan Fluence'lerin 35-60 bin TL arası olduğunu düşünürsek Fransa'da vergi teşvikleriyle 21 bin Avro (40 bin TL civarı) tutarında satışa çıkarılacağına göre çok da pahalı gibi görünmüyor. Tabi masrafları çok sonradan teker teker artacakmış gibi bir his var içimde ama neyse...
Bu üç farklı şeçenek ise şöyle;
  • Standart şarj
Otomobilin dışındaki harici bir prizle 4 ilâ 8 saatte
  • 2) Hızlı şarj
Özel noktalarda aynı harici priz yardımıyla 20 dakikada
  • 3) Özel “Quickdrop” sistemi ile hızlı akü değişimi
Bir değişim istasyonunda 3 dakika. Yani eski aküyü alıp yenisiyle değiştiriyorlar.

Benim aklıma bir soru daha geldi. Şimdi bizim arabalar bozulsa sanayiye gideriz, tamircilere gideriz. Elektrikli icatlar bozuldu mu da elektrikçiye gideriz. Peki bu elektrikli araba bozulursa kime gideceğiz?Bu sayede yeni bir iş kolu doğuyor: Oto-elektrikçilik!

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder