21 Ekim 2010 Perşembe

Biraz 'futbol'umsu

Futbol, dünyadaki bütün insanların anlayabileceği bir şey değil. Salt Türklere özgü bir olgu, hiç değil. Gelişmemiş, gelişmekte olan ülkeler futbolla yatıp kalkar demek de doğru değil. Üstelik bu dünyada doğru olmayan çok şey var. Ama bir kısmımız bizim doğru değil dediklerimize doğru, yanlış dediklerimize doğru diyebilirler. Bu felsefik bir şey değil. Sadece gerçeklik. Futbolun bir fani dünya faaliyeti olduğunun gerçekliği.
Amerikalılar elle oynadıkları spora futbol derken, bizim oynadığımız futbola futbol değil diyorlar. Bu bizim doğru değil dediklerimize doğru demeleri gibi. Sonuçta ne Amerikalılar futbol(!) dedikleri şeyden vazgeçer ne de biz futbol dediğimiz şeyden. Yalnız iki tarafında kabül ettiği bir şey var, o da gerçeklik.
Dünyanın neresinde olursak olalım, rekabet vardır. Futbol ligleri en az 10-15 takımdan oluşuyor, nasıl rekabet olmaz ki? Aralarından sadece 1 şampiyon çıkar.
Gerçi futbol konusunda, yalnızca bizim bildiğimiz anlamda futbol ya da Amerikan futbolu yok. Başkaları da var. Önce İtalya'da (Eski Roma'da) oynanan futboldan bahsetmek lazım, kavga ya da dövüş futbolu diyorlarmış.
Diğeri ise Avustralya'da oynanan futbol. Australian Rules Football diyorlar ona. Amerikan futbolunun akrabası.




Türkiye'de ise sadece Avrupa'nın, Asya'nın , Afrika'nın, Ortadoğu'nun oynadığı futbol yok. Amerika özentiliği midir yoksa sadece zevk mi bilemiyorum Amerikan futbolu var. Özellikle Boğaziçi, Bilkent gibi üniversitelerin öğrencileri tarafından kurulmuş takımlar hatta lig var. İçlerinde bir kaç arkadaşım da var. Gerçi bir kez olsun maçlarını izleyebilmiş değilim ya, neyse.

Bence asıl mevzu insanların futbolu nasıl gördükleriyle ilgili. Kimi iğrenç, vahşi boks olarak görür; kimi bir sanat.
Bu öznel bakış, var olan gerçekliği değiştirmiyor. Futbolu değiştirmiyor. Farklı yorumlandırabilir ama özünü yok etmiyor. Özü de güzel oyun ve rekabetten geliyor bence.

Dünya devi dediğimiz futbol klüpleri güzel oyun için milyon dolarlar dökerken, rekabet başka yerlere kayıyor. Sadece sportif anlamda rekabet değil, reklam gelirleri, forma satışları, taraftar sayıları, klüp gelirleri hatta web sayfası tıklanma oranları! Bütün hepsi, endüstriyel futbolun getirdikleri olsa da futbolun özünde var olan bir şeydi. Sadece bilinmiyordu önceleri. Daha sonradan çıktı. Rekabetin etkisiydi bu. Kısaca daha çok para, daha çok futbolcu, daha çok başarı.
Klüp yöneticileri tahrik olmasın da kim olsun?



Örneğin Bülent abinin blogunda, Marca gazetesinde yazılanlara göre; Real Madrid'in yukarda dediklerimi doğrularcasına 10 yılda 1 milyor Euro (Avro) harcadığını söylüyor.
Endüstriyel futbol tukaka değildir demiyorum ama dünya futbol tarihinin önemli adamlarını bir araya toplayıp dünya devi olmayı sürdürmek de büyük başarı. Yani, ne onla ne de onsuz. Sadece eski günleri özlüyoruz, alışamamış gerektiğini biliyoruz, o kadar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder